DİĞER
"Denemenin hoş ama boş şeylerden ibaret olduğuna dair yaygın önyargıyı kıran Türkçedeki sayılı denemeciden biridir Orhan Koçak. Eleştirmenliği bu vasfını bir parça gölgelemiştir diyebilir miyiz? Okurları üslubunun, dilinin, ironisinin ve mizahının kıymetini uzun zamandır bilir bilmesine, ama onu denemeci olarak da tescil etmek gerekir sanki – kendisinin bundan hazzedeceğini sanmasam da."
Şimdi “bu topraklarda” hem Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf'unu hem de Balzac'ın Goriot Baba'sını okumuş binlerce kişi vardır. Ne var ki, ben bu iki romanın nerdeyse “özdeş” bitişini birbiriyle kıyaslayan herhangi bir yazı görmedim...
Çok zaman hep aynı sükût! İnsan şüpheleniyor, yoksa Nezihe Meriç'i unuttuk mu? Eh “okurları” değilse bile birilerinin unuttuğu, hatta aslında hiç bilmediği ortada…
Tante Rosa’yı okurken, kadının özgürleşme mücadelesinin bireysel karşı çıkışlardan, nihilist yaklaşımlardan daha öteye taşınması gerektiğini; kadınların bir arada, birlikte ve dayanışmayla mücadele etmeleri gerektiğini sıklıkla düşündüm...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık